Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen, kan şekeri düzeninin bozulması ve yüksek olması anlamına gelen diyabet hastalığı günümüzde tüm dünyada ciddiyetini koruyan ve giderek artan bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada her 11 kişiden 1'i diyabet hastası olmak ile birlikte ülkemizde ne yazık ki yaklaşık 11 milyon kişi, diyabet hastalığına sahiptir. Maalesef diyabetli hastaların yaklaşık  üçte biri diyabetik ayak yaraları gelişmesi açısındanriski altındadır.

Diyabeti hastalarının şeker seviyelerinin uzun süre yüksek olmasıyla gelişen sinir hasarı ile motor sinirlerin etkilenmesiyle cilt nemlenmesi bozulur, kuruyup çatlayan deriden bakteriler çok kolay bir şekilde bu bölgede yerleşir. Duyu sinir hasarı ile de sıcak, soğuk ve ağrı hissi azalmasıyla hastalar farkında olmadan kendilerinde yara oluşturabilir ve bu yaraların farkına varamayabilirler.

Ayrıca şeker hastalarının kan yağlarının yükselerek damar duvarında birikmesi damar tıkanıklıklarına, oluşan sinir hasarıda buna eklenerek damarların kasılma ve gevşeme hareketlerini yapamayarak dolaşım bozulmasına sebep olur.

Vücut yükünü taşıyan ayağın cilt altı dokusu çok az olduğu için deride oluşan küçük yaralar dahi çok kısa sürede cilt altına ve kemiğe ulaşabilir ve ayağın ya da bacağın ampütasyonuna (iyileşmesi olanaksız görülen bir organı kesme) kadar ilerleyebilen bedensel etkinliklerde kısıtlılığa, majör depresyona ve toplumsal ilişkilerde bozulmalara neden olabilen sorunlara yol açabilmektedir.

Düzenli ayak bakımının amacı yeni yara oluşumuna izin vermemektir. Yara açılmadan ya da açılmış yara kemiğe kadar ilerlemeden yapılacak doğru bakım sonradan oluşabilecek sorunların baştan giderilmesine olanak sağlar. Merkezimizde diyabetik ayak sorunu olan veya sorun oluşabilecek kişilerin koruyucu ayak bakımlarını hijyenik şart ve ortamda  yapıyoruz.  

Sizin ve yakınlarınız için deneyimli ve işinde uzman kadromuzla ayak sağlığınızı önemsiyor ve bakımını üstleniyoruz. Ayaklarınızın gerekli ayak ve yara bakımları yapılırken, yürüme analizleri ile değerlendirip, ayağınızda oluşan basınç yükünü tespit ederek uygun ORTOPED tabanlıklarımızla ayağınıza gelen yükü hafifletiyoruz.

Bakteri bu bölgeden girerek ayakta enfeksiyon ve yaraya sebep olabilir. Çoğunlukla ilk bulgu kızarıklıktır ve ayakta görülen en ufacık kızarıklık dahi bazen hiç beklenmedik sonuçlar doğurur. ” yorumlarını yaptı.

Diyabet hastaları sıkı ayakkabılardan uzak durmalı

Diyabetik ayak yarasından korunmanın en önemli yolu diyabet olmamaktan geçiyor. Yoğun şeker, yağ ve alkol tüketimi gibi diyabeti tetikleyen gıdaları beslenme zincirimizden çıkararak, egzersiz ile ideal kiloya ulaşarak ve bunu bir yaşam biçimi haline getirerek diyabetten korunabiliriz.

Diyabet olmuş hastalar için ise Doç. Dr. Alper Şener, yara oluşumunu veya oluşmuş yaranın derinleşmesini engelleyecek çok basit önlemler paylaştı: “Öncelikle bu hastalar sıkı ayakkabıdan uzak durmalı; rahat ve ayak şekline uygun ayakkabı seçimi yapmalıdır. Kızarıklık olup olmadığını görmek için ayak her gün kontrol edilmelidir. Bakteri yükünü azaltmak adına yıkama iyi bir yöntemdir. Ardından kurulama ve nemlendirmek için krem kullanımı, topuk çatlaklarına koruyucu krem uygulanması da önemli noktalardır. Pamuklu çorap giyilmesi, sıkı olmayan, ayak şekline uygun ayakkabı seçimi de diğer unutulmaması gereken noktalardandır. Özellikle tırnak kesimine dikkat edilmedir.”

Diyabetik ayak yarasının tedavisi antibiyotik kullanımı

Doç. Dr. Alper Şener, diyabetik ayak yarasının tedavisinden bahsetti: “Yaradaki bakteri yükü azalmadıkça savunma hücreleri burada birikip iltihabı artırabilir. Artan iltihap, doku ödemi ile damarlara baskı yaparak halihazırda yetersiz olan damarsal beslenmeyi geri dönüşümsüz hale getirip nekrozu yaygınlaştırır. Bu hastalarda kaçınılmaz son ise bacağa ya da ayağa belli bir yerden ampütasyon yapılmasıdır. Bu sebeple hastaların hızla mutlaka bir enfeksiyon hastalığı uzmanının olduğu bir hastaneye başvurmaları gereklidir.

Tedavi sürecinde en kritik yaklaşım dokuda bakteri yükünün azaltılmasıdır. Temel tedavi yaklaşımı ise antibiyotik verilmesidir. Antibiyotiksiz diyabetik ayak tedavisi yapmaya çalışmak ise tıbbi bir hatadır. Antibiyotik tedavi süresine hastadaki enfeksiyonun yaygınlığına ve derinliğine göre karar verilir. Kemiğe kadar ulaşanlarda 6 haftanın üstüne çıkılabilir. Yüzeysel olanlarda ise 3 haftanın altında olması uygundur.”

"Ampütasyondan kurtulan çok hasta var"

Ampütasyondan kurtulan çok fazla hastası olduğundan bahseden Doç. Dr. Alper Şener, geçmiş hastalarından birinin öyküsünü paylaştı: "Altmışlı yaşlarda bir erkek hastamız vardı. Hasta bir gün zeytin toplamaya gidiyor, iki gün boyunca tarlada çalışıyor. Eve geldiğinde ise ayağının biraz şişik olduğunu görüyor ama önemsemiyor. Üç gün sonra tekrar zeytin toplamaya gidiyor. Bu sefer tansiyonu düşüyor ve kurumumuza başvuruyor. Hastanın ayaklarından birinde yaygın iltihap olduğunu görüp, başlangıçta bu kadar kısa sürede nasıl bu aşamaya geldiğini anlayamadık.

Ayağı inceledikçe enfeksiyonun derin dokuya kadar yayılmış olduğunu gördük. Detaylı incelemeden sonra ayağın tam ortasında kırılmış bir kürdan olduğunu gördük. Başta yarayı kendisinin kurcaladığını sandık ama hasta his kaybı yaşadığı için bundan haberi dahi yoktu. Belki de bu kürdan çöpü uzun süre önce batmış, hastanın hissetmemesi olayı bu noktaya getirmişti. Yapılan tedaviler neticesinde ampütasyon olabilecek ayağı 3 ay süren zor uğraşlarla kurtarmayı başardık."

"Yara kliniği", diyabet hastaları için bir merhem olabilir

Doç. Dr. Alper Şener'in Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olduğu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, çevre illerden bile hastaların başvurduğu, diyabetik ayak tedavisi için önemli bir kurum. Üniversite hastanesi, uzun bir süredir diyabetik ayak yarasına yönelik tedavi hizmeti veriyor. Bu hizmet sadece diyabetik ayak yarası değil, aynı zamanda diğer tüm yara tiplerine yönelik sürdürülüyor. Hastanede düzenli olarak yara konseyi yapılıyor ve bu konseylerde tanı ve tedaviye yönelik kararlar farklı branşların katılımı ile alınıyor. Alınan kararlar doğrultusunda, hasta talepleri de göz önüne alınarak tedaviler kişiselleştiriliyor.

Enfeksiyon hastalıkları bölümünün hedefi ise mümkün olan en yakın zamanda hastane bünyesinde “yara kliniği” adı altında bu tip hastaların yarasına merhem olacak bir birim kurulması. Disiplinlerarası çalışacak bu klinik, yara bakım ürünü geliştirilmesinden hastalar için uygun ayakkabı üretimine kadar bölgenin, belki de ülkenin önemli bir açığını kapatabilecek.